İran BM İnsan Hakları Kararını Eleştirdi, “Gerçek Bulgu Misyonu”nu Reddetti

Bakanlık yaptığı açıklamada, Mahsa Amini’nin ölümüyle ilgili özel bir soruşturma komitesinin varlığı ve ülkedeki son gelişmelerle ilgili olarak ulusal bir soruşturma ekibinin varlığı göz önüne alındığında, İran İslam Cumhuriyeti’nin bu oluşumu değerlendirdiğini yineledi. İran’da son iki aydır meseleleri soruşturmak için herhangi bir yeni mekanizma gereksiz ve ülkenin ulusal egemenliğini ihlal ediyor ve kendisine verilen misyonu tanımıyor.

Bayan Amini’nin İran polisi nezaretinde ölümü, Eylül ayının ortasından bu yana İran’da protestolara ve ölümcül isyanlara neden oldu.

İran dışişleri bakanlığı, İnsan Hakları Konseyi’nin az sayıda ülkenin kısa vadeli çıkarlarına hizmet etmek için bir kez daha istismar edilmesinin son derece üzücü olduğunu söyledi.

Bayan Amini’nin acı ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren açıklamada, İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm üst düzey yetkililerinin bu acınası olaya karşı sorumlu bir yaklaşım benimsediği bir kez daha teyit ediliyor.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “İran Yargı Yüksek İnsan Hakları Konseyi, başından beri Cenevre ve New York’taki uluslararası insan hakları mekanizmalarına ve dünya toplumunun tüm üyelerine düzenli olarak ve farklı aşamalarda çeşitli belgelenmiş raporlar sunmuştur” denildi. .

Ayrıca, ülke güvenlik görevlilerinin isyancılara maksimum itidalle karşılık verdiği, onlarca kolluk kuvvetinin öldürüldüğü ve binlercesinin yaralandığı belirtildi.

Dışişleri bakanlığı, Alman hükümeti ve diğer sponsorların İnsan Hakları Konseyi’nin özel oturumunun hamlesinin çok boyutlu siyasi hedeflerden kaynaklanan tarihi bir hata olduğunu da sözlerine ekledi.

“Hiç şüphesiz, böyle bir yaklaşım insan haklarının geliştirilmesine katkıda bulunmamakla kalmaz, aynı zamanda onları bazı ülkelerin küresel toplumun diğer üyelerine karşı izlediği siyasi ve düşmanca amaçlar uğruna feda eder.”

Ayrıca, İran karşıtı haber kuruluşlarının medyadaki aldatmacalarına da işaret ederek şunları ekledi:
Ne yazık ki, son dönemde İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik ayaklanmalara paralel olarak, şiddet ve terörü destekleyen yalancı yabancı medya kuruluşları, benzeri görülmemiş ve organize bir şekilde yalanları, yanlış bilgileri yaymaya ve aldatmacaya giriştiler. İran’a karşı hibrit savaşın önemli bir parçası.