Fabrika yıkıp stadyum yapmanın mantığı

author

MÜSLÜM GÜLHAN

[email protected]

2022.01.14 10:00

SEKA, 2003’te 3,5 milyon dolara özelleştirildi. Fabrikanın yerine yapılan stat ise 43,5 milyon dolara mülk oldu. Kâğıt ithalatına yıllık 3,5 milyar TL harcarken sormamız gereken tek bir soru var: Buna değer miydi?

Fabrika yıkıp stadyum yapmanın mantığı

Başta 3 sene baştan başa futbol oynadığım Giresunspor için bana ait anıları ve sağladığı dostluklara saygı duyduğumu gözükmek isterim fakat futbolun buradaki amacı içinde ben var olmuştum. Ama futbolun bir araç olarak sömürü sisteminin devamı için kullanılmasını kabul etmem de mümkün yok.

780 dönüm arazi üstüne kurulan, 8 megawattlık (mw) enerji santralı, 125 adet lojmanı, bin 500 kişilik çalışan kadrosu ve takvim 82 bin ton gazete kâğıdı üretim kapasitesi SEKA Aksu fabrikasının stadyum olma hikayesine gelirsek…

SEKA şirketinin merkezi olan İzmit’teki fabrika 1934, Aksu fabrikası ise 1970 yılında kuruldu. Tarihler önemli, çünkü bir rövanşist hareket içinde değerlerin yok edilmesini izlerken hangi yıllarda, nasıl şartlar aşağıda açıldıklarını anlayışlı olmak kıyas açısından çok manâlı.

Giresun Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikası (SEKA) Aksu İşletmesi, özelleştirme programı çerçevesinde 2003 yılında 3,5 milyon dolara özelleştirildi. O günkü doların karşılığı olarak bu miktar 5 milyon TL’ye eşit geliyor. SEKA’nın özelleştirildiği ‘Ulusal Görüş’ün Milli Gazetesi’nin yan kuruluşu olan Milda Kâğıt Sanayi Ticaret A.Ş. iseAnkara merkezli bir şirket. Fabrikanın devri 24 Ekim 2003’te Giresun SEKA Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile imzalanan bir sözleşmeyle gerçekleşti.

İPTAL DAVASI REDDEDİLDİ

Özelleştirme kararının peşinde, işletmenin değerinin aşağı satıldığı gerekçesiyle Selüloz-İş Sendikası göre Özelleştirme Yüksek Kuruluna iptal davası açıldı. Fakat mahkeme satışta millet yararı bulmuş ve dava Mayıs 2004’te reddedilmişti. Danıştay 13. dairesi de ilk mahkemenin kararını onayarak özelleştirmenin iptali davasını reddetmiş.

Giresun SEKA’nın değerinin özelleştirilen fiyatın çok üzerinde, 40 milyon dolar olduğu ise mahkeme göre da ifade edilmişti. Selüloz-İş Sendikası Giresun Şube Başkanı Mehmet Okumuş, SEKA fabrikasının 2000 yılında özelleştirilmeden önce aynı sene kâr ettiğin belirtmesiyle birlikte, değerinde saptama raporunda fabrikaya; lojmanları, sosyal tesisleri, arazisi ve makinalarıyla 60 milyon TL değer biçildiğini paylaşmıştı.

BORCA GIRME BÜYÜDÜ

O dönem çıkan haberlere göre Milda fabrikayı aldıktan bir süre sonradan TEDAŞ, SSK, maliye, belediye, ödenti dairesi gibi çoğu halk kuruluşuna ve işçilere toplam 23 milyon dolar borçlandı. Oysa şirket zarar etti ve fabrika arazisini 2013 yılında satışa çıkardı. 2010 yılında şirketin fabrika makinelerini 11 milyon TL’ye hurdacıya sattığı da belirtiyordu. Şirketin kontrat gereği fabrikayı beş sene çalıştırma taahhüdünü yerine getirmediği de ifade edilmiş.

Fabrika sermaye şartlarını yerine getirmediğinden, Özelleştirme İdaresi tarafından geri alınmamış. Gerisinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından araziye 68 milyon 270 bin TL değer biçilmiş. Giresun İl Özel İdaresi kanalıyla TOKİ fabrika arazisini 68 milyon 500 bin TL’ye satın almış.

MUSSOLI’NİN PLANI

Sonuçta işlem 20 bin karakter stadyuma kadar geldi. İtalya’da ise bu işler 1929’da Serie A’nın kuruluşu beraberinde büyük stadyum inşaatları başladı. Mussolini, futbolun gücü üzerinden kendi gücünü konsolide etmek için 1934 ve 1938 Dünya Kupası organizasyonlarında ülkesinin Dünya Kupasını kazanmasını sağlayıp, milliyetçi hezeyan üzerinden bir zorlama yaratmıştı. 1934 İtalya’nın evindeki turnuva faşist iktidarın gücünü tüm dünyaya kanıtlaması için bir araçtı. Roma, Milano, Torino, Napoli, Floransa, Bologna, Cenova gibi kentlerdeki statlar bunun araçlarından biriydi. Bir diğeriyse İtalya’nın başarısı kesinlikle.
Kral Franco, Bernabeu’ya “Bana 60 bin karakter uyku tulumu yapın” diye dikte vererek şu andaki Santiago Bernabeu stadyumunun ilk aşamasını yaptırmıştı. Şu an kapasitesi 81 bin 44 kişilik olsa da o zaman diliminin ikinci kısmında bu uyku tulumunu 100 bin kişiliğe çıkarttı.

153 MİLYON TL MALİYET

2015’te dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli fabrika alanına yapı edilecek 592 konutun esas atma töreninde yaptığı açıklamada, bölgeye bin 500 konutun yanı sıra, 20 bin şahsiyet bir stadyum ve 350 yataklı bir şehir halkı hastanesi yapılacağını söylemişti. Stadın maliyeti: 2016 yılı için 43,5 milyon dolar, TL cinsinden 153 milyon TL+KDV mal olmuş oldu. Bir devlet yönetimi, ya da iktidar üretim mekanizması olan ve çalışanlarla birlikte kendi çevresine, ülkesine ve etkilediği coğrafyaya verdiği katkı ile yarattığı katma layık ile nasıl bir hasar vermiş olur fakat kapatılıp yerine konut ve stadyum yapılsın? Biliyoruz ancak futbol sadece futbol değildir.

İngiltere’nin tasarrufunda doğup çoğalan ve bugünkü konumuna gelen modern futbol, Batı kültürünün de temsilcisi olarak ve Batı yaşayışını, İngiltere hegemonyası altında diğer bir ifadeyle de kültürel emperyalizmini bütün dünyaya empoze eden bir misyon üstlenmekle birlikte, üçüncü dünya ülkelerinin sömürgeleştirilmesinde de çok etkin bir vasıta olarak kullanmıştı. Futbola yüklenen bu misyon ne hikmetse hiç azalmadığı gibi durmadan artarak devam etmekte.

FUTBOL-SİYASET İLİŞKİSİ

Toplumsal muhalefeti bastırmanın en kayda değer aygıtlarının başında spor ve bilhassa futbol kazanç. Keza maço kimliğe sahip olması ve hem de milliyetçi, faşizan duyguların pekiştirilmesi amacıyla toplu bir ayini hatırlatan stadyumlardaki atmosfer, daima bütüncül sisteme hizmet etti. Cinsiyet eşitsizliğinin yanında, doğaya ve her türlü metaa hâkim olan erkek hakim yapı, bu ayin ile elde ettiği gücü hakim yapı için zorlama unsurları çerçevesinde hiç duraksamadan sadakatle kullanır. Politik yapının, yani iktidarın etkili araçları kullanılarak ele geçirdiği futbol, yönetim mekanizmasının kendi amacı doğrultusunda yöneterek, insanları kavrama yönlendirmesi içinde politize eder. Çünkü yeryüzünde bir inancın civarda birleşik yüzbinler, milyonlarca insan topluluğu bulmak ve idare etmek olağanüstü bir hazinedir. Bu kitleyi bulmak kolay değildir.

Futbol, futbolun içinde yer alan fakat hiçbir süre futbolun kendi iç dinamiklerinin korunması için yeterli donanıma sahip olmayan süreçleri, veri haricen kurulacak ilişkilerle korumaya çalışan kişiler tarafından ablukaya alınır, nedenler üretilir ve siyasetin emrine verilir. Bu az gelişmişliğin işaretidir ve biz dahil, eksik gelişmiş ülkelerde epeyce sık uygulanan bir stratejidir. Çünkü bu alıcı ülkelerde insanların en büyük motivasyon araçları para ve güçtür.

Ortaya çıkan sonuç: Futbolu gaye edinmiş ülkeler ve kulüplerin oynadıkları futbol ve kulüplerin kazandıkları başarıların dıştan, seyircilerin her hafta az kalsın bir resital seyretme amacı ile gittikleri ve tamamı skora endeksli olmayan, yalnızca ve sadece oyunun güzelliklerinin sahnelenmesi üstüne kurgulanan bir oyun olmaktan çıkıp, kendi benliğini kaybeden futbolun sürdürebilir başarısızlığını ve çöküşünü kabul etmektir. Artık oynanan futbol değildir.

ONLAR BİLE YAPMADI…

Mussolini’den Hitler’e, Salazar’dan Franko’ya hepsi statları bir şiddet gösterisi ve toplu bir ayin için kullanıp, toplumu hipnoz ederek bir topraklama aracı haline getirmişlerdi. Fakat hiçbiri bir fabrikayı yıkıp stadyum yapmamıştı. Sanayi Devrimi öncülüğündeki kapitalizm sürecinde futbolda bulunan para sınırlıyken, neoliberal kapitalizm paralelinde ilerleyen futbolda para bundan böyle oyunun hâkimi durumuna gelmiştir. Tekelleşen üretim mekanizması sebebiyle, üretimden elini ayağını çekip milletlerarası sermaye ile iş birliği neticesinde fabrikayı yıkıp stat gerçekleştirmek zorunlu görünmekte.

Kapatılan bütün SEKA fabrikaları yüzünden yılda kâğıt ve karton ithalatına 3,5 milyar dolar ödüyoruz. Futbol kulüplerinin de toplam zararı 20 milyar TL civarında. Yalnızca dört büyüklerin borcu 17 milyar TL. Ve 2007 yılından itibaren yapılan 29 tane statta harcanan para 1 milyar 837 milyon 600 bin dolardır. 250 gram ekmek ise 3 TL…

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir