Eşitsizlik öldürüyor ama… Davos yine suskun

HAYRİ KOZANOĞLU

[email protected]

2022.01.25 07:55

Dünya Ekonomik Forumu’nda rapor paylaşan Oxfam ayrıca ülkeler arası hem de ülkeler içindeki eşitsizliğin derinleştiğini belirtiyor. Güçler dengesini yoksullardan, emekçilerden yandan değiştirmek için örgütlenmek, sendikal ve politik mücadeleyi yoğunlaştırmak gerekiyor.

Eşitsizlik öldürüyor ama... Davos yine suskun

Her yıl ocak ayının bu günlerinde küresel elitler İsviçre Alpleri’nde Davos’ta bir araya gelirdi. Yıldızı parlayan politikacılardan, dev şirket CEO’larına, trilyon milyar dolarlık fonları yöneten yatırım bankacılarına, toplantıların vitrinini oluşturan şarkıcı-aktrist-manken ünlülere dek fazla sayıda “seçkin karakter” bu kayak cennetine akın ederdi. Fakat pandemi nedeniyle geçen yılki gibi 2022’de de Dünya Ekonomik Forumu (DEF) sanal alemde toplandı.

Davos zirvelerinde önceleri rekabet, girişimcilik, dış ticaretin liberalleşmesi, fikri mülkiyet hakları, alıcı özerkliği benzeri neoliberal kurgunun kilit kavramları gündem oluştururdu. Son yıllarda küreselleşmenin büyüsünü yitirmesi, kazanç ve mal varlığı adaletsizliklerinin alıp başını gitmesiyle “kremanın kreması” bu şahsiyetler dahi yoksulluk, küresel adaletsizlikler, iklim değişikliği gibi kavramları koyulmak zorunluluğu hissetmeye başlamışlardı.

İngiliz Observer gazetesi eğer Davos aksaklığa uğramasaydı; paneller, yuvarlak masalar toplansaydı nasıl bir gündem olabileceğinden hareketle şöyle bir simülasyon yapmış:

Doğalgaz fiyatlarının sıçramasıyla, miktar zincirlerinin aksamasıyla alıp başını giden enflasyon; Çin-ABD rekabeti; kripto paraların dünyayı nasıl değiştirdiği (bu oturumun baş konuğunun geçen hafta ülkemize teşrif eden, kripto diyarının efendisi El Salvador’dan Nayib Bukele olması öneriliyor); büyük eczacılık şirketlerinin pandemide servetlerine servet katması sonucu ilaç endüstrisi ve özellikle Biden’ın Daha İyisinin İnşası Programı’yla ağız dalaşı konusu olan halk altyapı yatırımları (Jasper Jolly 16 Ocak 2022 Observer).

Xi’den Faizleri Artırmayın Çağrısı

Çevrimiçi sürdürülen 2022 Davos toplantısında, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in konuşması gündeme damgasını vurdu. Hatırlanırsa Xi, DEF’e öncelikle 2017’de katılmış, küreselleşmenin, hür ticaretin şampiyonluğuna soyunmuştu. Aynı günlerde korumacılık yanlısı Trump’ın Beyaz Saray’da göreve başlaması, o tarihte yükselen güçlerin dış ticarette liberalleşmeden yandan pozisyon almaları örneklerinden yola çıkılarak Çin’in dünya liderliği tartışmasını alevlendirmişti.

Bu kere Xi’nin ABD’ye ve diğer varlıklı Batılı ülkelere, gelişmekte olan ülkeler ağır bir borç yükü altında ezilirken faizleri yükseltmeme çağrısında bulunması ses getirdi. Çin ekonomisinde bariz bir yavaşlama gözleniyor. 2021’in son çeyreğinde yalnızca yüzde 1.6’lık bir yükselme gerçekleşti. Pandemi karşı sıfır taviz politikası uygulayan ülkede iç talebin zayıflaması, emlak sektörünün önemli bir kriz içerisinde bulunması, geçen hafta Çin Merkez Bankası’nı faizleri indirmeye yönlendirdi. Yuan faizleri düşerken, dolar faizlerinin artışı, Çin’i önemli bir sermaye çıkışı riskiyle karşı karşıya bırakabilir. Xi’nin uyarısının bir nedeni bu tedirginlik olabilir.

İkinci bir olanak ise, IMF ve Dünya Bankası’nın da önemli bir borç krizinin eşiğinde oldukları konusunda uyarılar yaptığı fakir ülkelerin sempatisini galip gelmek. Sorumluluk Sahibi bir küresel lider adayı profili belirlemek. Büyük muhtemelen Xi’nin vurgularında her iki nedenin de payı bulunuyor.

Pekin Kış Olimpiyatları başlarken, Çin Komünist Partisi Kongresi yaklaşırken Xi’nin idareli büyümeden özveride bulunmaması doğal karşılanabilir. Ama konuşmasında milli kaygıları bir yana bırakıp, enternasyonalist bir tınıyla, maliye ve para politikalarında milletlerarası koordinasyon çağrısı yapması dikkat çekti.

Çin Devlet Başkanının öteki vurgusu, karşılıklı rahat kavramının anlamı üzerineydi. Bunun eşitlikçilik değil, pastayı daha büyütme, daha sonra da uygun bir şekilde bölüşme çabası olduğunun altını çizdi. Bir komünist parti genel sekreterinin eşitlikçilik fikirinden bu denli uzakta durması tartışılmaya değerinde.

Pandemi Zenginlere Yaradı

Buna rağmen, her sene Davos’la aynı günlerde takvim raporunu yayımlayan İngiliz destek kuruluşu Oxfam’ın eşitsizliğin ölümcül sonuçları üzerine yoğunlaştığını gözlemledik. “Eşitsizlik Öldürür” başlıklı çalışma, Covid-19 pandemisinin birincil iki yılında sosyal eşitsizliklerin ne denli derinleştiğini çarpıcı örneklerle ortaya koyuyor.

İsterseniz dikkat çekici bazı bulgularla başlayalım. Dünyanın en zengin 10 adamı üzerine şu 5 gerçek sıralanıyor:

1) Covid sürecinde 10 zenginin serveti ikiye katlanırken, insanlığın yüzde 99’unun maddi durumu kötüleşti.

2) Dünyanın en varlıklı 10 kişisinin serveti, en yoksul 3.1 milyar insandan daha fazla.

3) Eğer bu 10 varlıklı her gün birer milyon dolar harcasalar, servetlerini tüketmeleri 414 sene alır.

4) Bu kişiler dolar banknotlarını defalarca koysalar aya olan mesafenin yarısına ulaşır.

5) 10 zenginin servetlerindeki yükselme üzerinden yüzde 99 ücret kesilmesi halinde bütün dünyaya yetecek aşının parası karşılanabilir, iklim değişikliğine karşısında alınması gereken önlemler için gereken finansman açığı kapatılabilir, kadına yönelik şiddete kaynak aktarılabilir ve hâlâ bu 10 şahıs pandemi öncesinden 8 milyar dolar daha varlıklı kalmaya devam eder.

Oxfam’ın Hesaplı Reçetesi

Rapor pandemi sırasında halk kaynaklarının seferber edilmesi, düşük faizlerle likidite pompalanması üstüne sermaye payı fiyatlarının dramatik biçimde yükseldiğini ve dolar milyarderlerinin banka hesaplarının kabardığını vurguluyor. Aşı için dökülen on milyarlarca doların da hap firmalarının kasalarına girdiğine dikkat çekiyor. Bu dönemde ayrıca ülkeler arasındaki eşitsizliklerin, keza de ülkeler içindeki eşitsizliklerin arttığını belirtiyor.

Oxfam’a tarafından; bu gidişi önlemek için hükümetlerin ciddi hareket alanı vardır. Idareli şiddetle kökten çaba için sistemik çözümler gerekir. Bu oysa oyunun kurallarını başkalaşmak, zenginleri vergilendirerek güç ve geliri adil yaymak, doğruluğu kanıtlanmış kamucu politikalara yönelmekle olanaklıdır.
Oxfam’ın 3 temel önerisi özet olarak şöyle sıralanıyor :

1) Eşitsizlikle çaba için fazla servetleri hakiki ekonomiye kazandır. Mesela, en zengin 10 kişinin pandemi döneminde çoğalan servetlerinin bir defalık yüzde 99 vergilendirilmesi 812 milyar dolar getirecektir. Bu anapara kesimi ve servet üzerinden alınacak daimi çoğalan oranlı bir vergi sistemine evrilmelidir.

2) Bu kaynakları yaşamları kurtarmak ve geleceğimize yatırım için yönlendir. Pandemi nitelikli, millet göre fonlanan ve kamusal olarak sunulan genel sıhhat sisteminin ve herkese gelir güvencesi sağlayan genel sosyal koruma sisteminin önemini kanıtladı. Ayrıca hükümetler toplumsal cinsiyet temelli olarak şiddeti durdurmak için de kaynak seferber etmelidir.

3) Kuralları değiştir ve ekonomi ve toplumda zorlama dengesinin kaymasını sağla. Hükümetler yalnızca gelirin yeniden bölüşümü yok, ekonomide karar süreçlerini ve zorlama dengelerini değiştirecek düzenlemeler yapmalıdır. Buna cinsiyetçi kanunlar, işçilerin sendikalaşma ve grev yapma hakkını zayıflatan düzenlemeler dahildir. Ayrıca tekelleşme ve piyasa yoğunlaşmasını sınırlayan düzenlemeler de gereklidir.

Sonunda Oxfam bir sivil toplum örgütü. Araştırmaları manalı ve manâlı. Oysa olur ya söylemeye bile lüzum değil, güçler dengesini yoksullardan, emekçilerden yana değiştirmek için örgütlenmek, sendikal ve politik mücadeleyi yoğunlaştırmak gerekiyor. Yahut bu öneriler kağıt üstünde kalır.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir